-
1 bütünlük
1. إحاطة [إِحَاطَة]Anlamı: bütün olma durumu2. احتواء [اِحْتِوَاء]Anlamı: bütün olma durumu3. اشتمال [اِشْتِمال]Anlamı: bütün olma durumu4. اكتمال [اِكْتِمال]Anlamı: bütün olma durumu5. تطويق [تَطْوِيق]Anlamı: bütün olma durumu6. تكامل [تَكَامُل]Anlamı: bütün olma durumu7. شمول [شُمُول]Anlamı: bütün olma durumu8. شمولية [شُمُولِيَّة]Anlamı: bütün olma durumu9. كلية [كُلِّيَّة]Anlamı: bütün olma durumu10. كمال [كَمَال]Anlamı: bütün olma durumu11. عموم [عُمُوم]Anlamı: bütün olma durumu -
2 عموم
عُمُوم1. beherAnlamı: her biri2. genellikAnlamı: genel olma durumu3. bütünlükAnlamı: bütün olma durumu4. kamuAnlamı: hep, bütün5. cümletenAnlamı: hep birden, hepsi6. umumAnlamı: bütün, hep, tüm7. tümbekAnlamı: bütünü8. bütünAnlamı: eksiksiz, tam -
3 شمول
شُمُول1. teşmilAnlamı: kapsamına alma2. şümulAnlamı: içine alma, kapsama3. kapsamAnlamı: sınırları içine başka konuları veya anlamları alma durumu, şümul4. ithalAnlamı: içine alma5. umumiyetAnlamı: genellik6. dolulukAnlamı: dolu olma durumu7. genellikAnlamı: genel olma durumu8. bütünlükAnlamı: bütün olma durumu9. kaplamAnlamı: kapsam, şümul10. kaplamaAnlamı: kaplamak işi -
4 إحاطة
إِحَاطَة1. şümulAnlamı: içine alma, kapsama2. dolulukAnlamı: dolu olma durumu3. genellikAnlamı: genel olma durumu4. bütünlükAnlamı: bütün olma durumu5. aşinalıkAnlamı: tanıma, birini bilme, tanışıklık6. ablukaAnlamı: bir yerin dışarı ile olan her türlü bağlantısını kuvvet kullanarak kesme, kuşatma -
5 اشتمال
اِشْتِمال1. ihtivaAnlamı: içine alma, içerme2. dolulukAnlamı: dolu olma durumu3. umumiyetAnlamı: genellik4. genellikAnlamı: genel olma durumu5. içlem6. bütünlükAnlamı: bütün olma durumu -
6 احتواء
اِحْتِوَاء1. kapsamAnlamı: sınırları içine başka konuları veya anlamları alma durumu, şümul2. ihtivaAnlamı: içine alma, içerme3. genellikAnlamı: genel olma durumu4. ithalAnlamı: içine alma5. bütünlükAnlamı: bütün olma durumu6. içlem7. kaplamAnlamı: kapsam, şümul8. kaplamaAnlamı: kaplamak işi -
7 شمولية
شُمُولِيَّة1. kapsamAnlamı: sınırları içine başka konuları veya anlamları alma durumu, şümul2. umumiyetAnlamı: genellik3. genellikAnlamı: genel olma durumu4. ithalAnlamı: içine alma5. bütünlükAnlamı: bütün olma durumu6. kaplamAnlamı: kapsam, şümul7. kaplamaAnlamı: kaplamak işi -
8 اكتمال
اِكْتِمال1. bütünlükAnlamı: bütün olma durumu2. bütünlemeAnlamı: tamamlama, ikmal3. yetkinlikAnlamı: yetkin olma durumu -
9 تطويق
تَطْوِيق1. dolulukAnlamı: dolu olma durumu2. bütünlükAnlamı: bütün olma durumu3. ablukaAnlamı: bir yerin dışarı ile olan her türlü bağlantısını kuvvet kullanarak kesme, kuşatma -
10 كلية
Iكُلِّيَّة1. genellikAnlamı: genel olma durumu2. bütünlükAnlamı: bütün olma durumu3. fakülteAnlamı: bir üniversitenin öğrenim alanı veya uzmanlık konusu bakımından ayrılmış kollarından her biriIIكُلْيَةböbrek -
11 كمال
كَمَال1. bütünlükAnlamı: bütün olma durumu2. kemalAnlamı: yetkinlik, eksiksizlik, erginlik3. yetkinlikAnlamı: yetkin olma durumu -
12 تكامل
تَكَامُل1. tekemmülAnlamı: olgunlaşma2. bütünlükAnlamı: bütün olma durumu3. integrasyon4. mükemmellikAnlamı: eksiksiz, kusursuz olma5. integralAnlamı: türevi bilinen fonksiyon -
13 استبداد
اِسْتِبْداد1. totalitarizmAnlamı: totaliter rejim2. buyurganlıkAnlamı: despotluk3. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu4. âmirlikAnlamı: âmir oma durumu5. otarşiAnlamı: otokrasi6. saltçılık7. otokrasiAnlamı: hükümdarın, bütün siyasî kudreti elinde bulundurduğu yönetim biçimi8. dikta -
14 تحكم
تَحَكُّم1. buyurganlıkAnlamı: despotluk2. tahakkümAnlamı: baskı, zorbalık3. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu4. hükümranlıkAnlamı: egemenlik, hâkimiyet5. âmirlikAnlamı: âmir oma durumu6. hâkimiyetAnlamı: egemenlik, hâkim durumu7. saltçılık8. hükümAnlamı: egemenlik, hâkimiyet9. egemenlikAnlamı: hakimiyet, hükümranlık10. dikta -
15 تحكمية
تَحَكُّمِيَّة1. buyurganlıkAnlamı: despotluk2. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu3. tahakkümAnlamı: baskı, zorbalık4. âmirlikAnlamı: âmir oma durumu5. hâkimiyetAnlamı: egemenlik, hâkim durumu6. saltçılık7. dikta -
16 استبدادية
اِسْتِبْدَادِيَّة1. totalitarizmAnlamı: totaliter rejim2. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu3. buyurganlıkAnlamı: despotluk4. âmirlikAnlamı: âmir oma durumu5. saltçılık6. dikta -
17 تسلط
تَسَلُّط1. tahakkümAnlamı: baskı, zorbalık2. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu3. buyurganlıkAnlamı: despotluk4. saltçılık5. dikta -
18 حبل
Iحَبَل1. dölütAnlamı: embriyonun, bütün organları belirdikten sonra aldığı ad2. gebelikAnlamı: gebe olma durumu, hamilelik3. hamilelikAnlamı: gebelik, yüklülükIIحَبَلَkıstırmakحَبْل1. halatAnlamı: çok kalın bir ip2. ipAnlamı: bükülmüş liflerden yapılmış bağ3. kementAnlamı: ucu ilmikli, kaygan ip4. sicim -
19 حمل
IحَمَلkuzuAnlamı: koyun yavrusuIIحَمَلَ1. iletmekAnlamı: götürmek, nakletmek2. götürmekAnlamı: taşımak, ulaştırmak veya koymak3. kaldırmakAnlamı: çekmek, taşımak4. dökmekAnlamı: bir yere çokça bir şey yığmak, taşımakحَمْل1. taşımakAnlamı: ağırlığını yüklenmek2. embriyonAnlamı: oğulcuk, rüşeym3. dölütAnlamı: embriyonun, bütün organları belirdikten sonra aldığı ad4. gebelikAnlamı: gebe olma durumu, hamilelik5. ceninAnlamı: ana rahminde doğma zamanını tamamlayamamış çocuk, cenîn6. hamilelikAnlamı: gebelik, yüklülükIVحِمْلyükAnlamı: taşınan şeylerin hepsiVحَمَّلَyükletmekAnlamı: yüklemek işi yaptırmak -
20 دكتاتورية
دِكْتاتُورِيَّة1. totalitarizmAnlamı: totaliter rejim2. buyurganlıkAnlamı: despotluk3. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu4. saltçılık5. dikta
См. также в других словарях:
bütünlük — is., ğü Bütün olma durumu, tamamiyet Ulusal birlik adına dış politikadaki bütünlük tam olmalıydı. Ç. Altan Birleşik Sözler dini bütünlük … Çağatay Osmanlı Sözlük
bütünsellik — is., ği Bütün olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
dini bütünlük — is., ğü Dini bütün olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağırlık — is., ğı 1) Ağır olma durumu Yükün ağırlığı. Taşın ağırlığı. 2) Değerli olma durumu Hediyenin ağırlığı. 3) Ağırbaşlılık Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi. 4) Tehlikeli olma durumu 5) Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum Havanın ağırlığı.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
birlik — is., ği 1) Tek, bir olma durumu, vahdaniyet Tanrı nın birliğine inanır. 2) Bir arada olma durumu, vahdet Türk milletinin birliği. 3) Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet Dil birliği. Ülkü birliği. 4) Belli bir topluluğun yararlarını korumak için … Çağatay Osmanlı Sözlük
bütçe dengesi — is. 1) Gelirin gidere eşit olma durumu 2) ekon. Devletin bütün gelir toplamının gider toplamına eşit olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kadınlık — is., ğı 1) Kadın olma durumu Onun kadınlığına saygı gösterdim. 2) Kadının gerekli erdem ve nitelikleri taşıması durumu Kendisinden uzak duran kadın şimdi ona sokuluyor, kadınlığının bütün silahlarını birbiri arkasından tecrübe ediyordu. A. H.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alacalık — is., ğı 1) Alacalı olma durumu 2) hay. b. Renkli ve renksiz kılların bütün vücutta düzenli biçimde dağılmayarak büyük ve küçük parçalar hâlinde birleşmesiyle meydana gelen bir at donu … Çağatay Osmanlı Sözlük
basitlik — is., ği Basit olma durumu O bütün basitliğine rağmen çok pratik bir kadındır. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
başıboşluk — is., ğu Başıboş olma durumu, anarşi Sait Faik i Sait Faik yapan, bütün o yüksündüğü özellikleri idi. Aylaklığı idi, başıboşluğu idi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
bencilik — is., ği 1) Benci olma durumu, hodpesentlik, egoizm 2) fel. İnsanın bütün eylemlerinin ben sevgisiyle belirlenmiş olduğunu, buna göre ahlaklılığın da yalnızca kendini koruma içgüdüsünün bir biçimi olduğunu ileri süren öğreti 3) fel. Kendi benini… … Çağatay Osmanlı Sözlük